Tasarım, üzerinde bulunduğu araziye hakim olacak bir konumda, ileride inşa edilmesi planlanan kalıcı konut birimlerinin inşaatına engel olmayacak şekilde, arsanın en yüksek mevkiinde, çepere yakın konumlandırıldı.
Arazinin eğimli bölgesinde yer alan yapı; eğimle doğru bir ilişki kurabilmek, ısı-su yalıtımını ve tesisat bağlantılarının kolaylaştırabilmek ve gerektiğinde zeminden rahatlıkla ayrılıp başka bir yere taşınabilmek üzere, çelik kolonlar üzerinde, zeminden kopuk duracak bir kotta tasarlandı.
Manzaraya ve araziye yönelirken, sıcak yaz günlerinde gölgeli saatleri en verimli kullanacak şekilde terasın yer aldığı ön cephesi tam güneye yönelerek yerleşirken, teras üzerini örten saçakta yer alan masif ahşap güneş kırıcı elemanların kesit boyutları, açıları ve ara boşlukları, Haziran-Ağustos aylarındaki yerel güneşlenme değerleri dikkate alınarak tasarlandı.
Tamamı cıvata-bulon birleşimli, sıcak daldırma galvaniz çelik konstrüksiyon üzerinde çatı ve cephede kullanılan alüminyum sandviç panel kaplama malzemesi güneşe bakan güney cephede, thermowood düşey masif ahşap cephe kaplaması ile desteklendi. Güney cepheyi kaplayan ahşap sistem, yılın büyük kısmında kullanılmayacak evin geniş cam doğramalarını kapatabilecek, kayar bir kepenk sistemine dönüşebilecek şekilde tasarlandı.
Dört ana modülden oluşan yapının iç mekânında malzeme seçimi ve tasarımında, işlevsellik, yalınlık ve doğallık amaçlanarak tavan ve duvarlarda en az fire verecek şekilde boyutlandırılarak, sadece huş kontraplak ve linolyumdan oluşan iki malzeme kullanıldı. Gardırop ve kitaplığın bölücü bir yapı elemanına dönüşerek ayırdığı yatak odasının ve mutfak ünitesinin hareketli ve sabit mobilya tasarımlarında da aynı malzemelerin kullanımına devam edildi.
Kapalı alanı en verimli şekilde kullanmak üzere yalınlaştırılan plan kurgusunda gerekli noktalarda doğal ışığın, havalandırmanın ve iç mekanın çevresiyle görsel ilişkisinin sürekliliğini sağlamak üzere, düşey pencerelere yer verildi.